Aşık olmadım hiç,
Ama sandım.
Sanmak da güzel şeymiş,
Anladım.
San-ki derler ya hani,
İşte onun gibi bi’şey,
Arkasından bakınca,
“Keşke”li cümlelerden ziyade,
“Sanki”ler vardı,
Ulu orta yerde,
her yerde!
Hayatta iki şeyden tattım,
Aşk adına;
Sankiler ve Keşkeler!
Sankilerle çok tanıştım!
Hatta öpüşüp koklaştım da!
Bu sırrımı size paylaşmam gerek,
Sankiler istisnalıdır;
Ne çok yakışıklı
Ne çok çirkin,
Ne çok uzun;
Ne de çok kısa,
Ne esmer ne sarışın.
Bazen;
Ortaya karışık bile!
Keşkeler öyle mi peki!
Asla; hatta ve kat'a!
Onlar ki,
Tüm En’lerin Tanrısıydılar,
Ki yalvarılan,
İbadet edilen
Zikredilen onlardı,
Onlara ulaşmak
Adeta imkansızlardaydı!
Keşke’lerim benim,
Geceleri düşlediklerim!
İlkler,
Herkese düşer bi’ tane,
Ki fazlası haram!
İlk sevgilim ilk duygular,
Eşiğimin düşük olduğu yıllar,
Aşk acılarım,
Yalancı kıvranışlarım
Tüm gerçek san-dıklarım
Bi’ de sandık içlerim,
Şimdiki azaplarım!
Ve Aşk!
Üff ! üç harfliler kadar,
Yalan saydıklarım!
Sordular
yolda hızlı hızlı yürürken
bana:
“Ey yolcu söyle bana,
Nedir sevgi ile aşkın munasebeti”
Dedim onlar akraba,
Biri her zaman bulunur,
Ötekinin özel istekleri vardır!
Buhar ve su!
Cuk cuk!
Buhar görünmeyi sevmez,
hissetmen gerek,
Terletir adamı hani!
Su yenilir yutulur cinsten!
Ferahlatır insanı!
Bi’ de buzu buldun mu!
Durma kaç
Uçlarına dünyanın,
Sakla!
Yatın
6 ay kışın uyukusuna!
Gün ışığı yok etmesin!”
Sustum, şeyh gibi baktım!
Ardından da kahkayı patlattım!
Ya çok ciddiydi ya da çok komik,
Ben bile kavrayamadım!
5 yıl önce